T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2017/14-244
K. 2018/601
T. 4.12.2018
• CİNSEL TACİZ SUÇU ( Sanığın Şikayetçiyi Cinsel Yönden Ahlak Temizliğine Aykırı OlarakRahatsız Edecek Şekilde İlk Aramasında Hoşlandığını Sevdiğini ve Kanının KaynadığınıSöylemesinin Suçu Oluşturduğu - İkinci Aramanın Aile İçinde Oluşan İnfialin Önüne GeçmekMaksadıyla Gerçekleştirildiği ve Sarfedilen Sözlerin Cinsel Amaç TaşımadığınınAnlaşıldığı/TCK'nın 43/1. Maddesinin Uygulanma Koşullarının Bulunmadığı )
• SUÇUN YASAL UNSURLARININ OLUŞMAMASI ( Daha Önce Aralarında Duygusal Bir İlişkiBulunmayan Şikayetçi ve Sanık Arasındaki Yaş Farkı Sanığın Evli Olması ve Taraflar ArasındakiSosyal İlişki Gözetilerek Sonuca Gidilmesi Gerektiği - Sanığın İkinci Aramasında SöylediğiSözlerin Cinsel Amaç Taşımadığının Anlaşıldığı/Zincirleme Suç Hükmü Uygulanmaksızın CinselTaciz Suçundan Mahkumiyete Karar Verilmesi Gerektiği )
• ZİNCİRLEME SUÇ ( Sanığın Şikayetçiyi İlk Aramasında Hoşlandığını Sevdiğini ve KanınınKaynadığını Söylemesinin Cinsel Taciz Suçunu Oluşturduğu - Sanığın İkinci Aramayı Aile İçindeOluşan İnfialin Önüne Geçmek Maksadıyla Gerçekleştirdiği ve Sözlerinin Cinsel AmaçTaşımadığı Anlaşıldığından TCK'nın 43/1. Maddesinin Uygulanma KoşullarınınBulunmadığı/Beraat Kararının Bozulması Gerektiği )
5237/m.26,43,105
ÖZET : Dava, cinsel taciz suçuna ilişkindir.
Olayda şikayetçi 27 yaşında ve bekar, sanık ise 50 yaşında ve evlidir. Daha önce aralarında duygusal bir ilişkibulunmayan şikayetçi ve sanık arasındaki yaş farkı, sanığın medeni durumu ve taraflar arasındaki sosyal ilişkigözetildiğinde; sanığın şikayetçiyi cinsel yönden ahlak temizliğine aykırı olarak rahatsız edecek şekilde ilkaramasında hoşlandığını, sevdiğini ve kanının kaynadığını söylemesinin cinsel taciz suçunu oluşturduğu,bununla birlikte sanığın ikinci aramasını, aile içinde oluşan infialin önüne geçmek maksadıyla gerçekleştirdiğive bu kapsamda sarf ettiği sözlerin cinsel amaç taşımadığı anlaşıldığından, sanık hakkında zincirleme suçhükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı kabul edilmelidir.
Hükmün, sanığın zincirleme suç hükmü uygulanmaksızın cinsel taciz suçundan mahkumiyeti yerine, beraatinekarar verilmesi isabetsizliğinden bozulması gerekmiştir.
DAVA : Sanığın cinsel taciz suçundan beraatine ilişkin Çeşme Sulh Ceza Mahkemesince verilen 05.04.2012tarihli ve 172-121 Sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyenYüksek 14. Ceza Dairesince 23.06.2015 tarih ve 10886-7569 sayı ile;
"Sanıkla arasında dosyaya yansıyan herhangi bir husumet bulunmayan müştekinin soruşturma evresindeverdiği ayrıntılı ifadesi ile tanık F.'nin aşamalardaki beyanları nazara alındığında sanığın bir suç işleme kararınınicrası kapsamında değişik tarihlerde müştekinin kullandığı cep telefonundan arayıp ilk aramasında hoşlandığını, sevdiğini, kanının kaynadığını söylediği, ertesi gün gerçekleştirdiği ikinci aramasında ise yürektensevdiğini söylemek suretiyle üzerine atılı suçu işlediği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, sanığın müsnetsuçtan eylemine uyan TCK'nın 105/1,43/1. maddeleri gereğince cezalandırılması yerine oluşa uygundüşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 11.02.2016 tarih ve 537-48 sayı ile;
"Sanığın müştekiye sarf ettiği sözlerin duygu açıklaması niteliğinde olduğu, kanunun aradığı anlamda cinselamaçlı sarf edilmediği, sanık ile müşteki arasındaki yaş farkı dikkate alındığında sözlerin ahlaken eleştirilebilirnitelikte olduğu kabul edilse dahi, bu sözlerin cinsel taciz suçuna vücut vermeyeceği kabul edilmelidir."şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının30.05.2016 tarihli ve 187118 Sayılı "onama" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya,Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 873-1723 sayı ile; 6763 Sayılı Kanun'un 38. maddesiyle 5320 SayılıKanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarıncainceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 06.03.2017 tarih ve 375-1186 sayı ile, direnme kararının yerindegörülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmişve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
KARAR : Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gerekenuyuşmazlıklar;
1- ) Sanığa atılı cinsel taciz suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının,
2- )Suçun unsurlarının oluştuğu sonucuna ulaşılırsa, zincirleme suç hükmünün uygulanma koşullarının bulunupbulunmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
Şikâyetçinin suç tarihi itibarıyla 27 yaşında ve bekar, sanığın ise 50 yaşında ve evli olduğu,
Şikâyetçinin 25.07.2005 tarihinde Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek sanığın kendisini tacizettiğini beyan etmesi üzerine sanık hakkındaki soruşturmanın başladığı,
Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığının 27.10.2009 tarihli ve 875-415 Sayılı iddianamesinde "Müşteki ve şüphelininailecek tanıştıkları, olay tarihinde şüphelinin akşam 23.00 sıralarında müştekiyi telefonla arayarak kendisindenhoşlandığını, gönülden sevdiğini, kanının kaynadığını söylediği, bir süre sonra şüphelinin telefonla yinemüştekiyi aradığı, müştekinin telefonunun hoparlörünü dışarı açması üzerine tanık F.'nin de hazır olduğuortamda müştekiye hitaben 'bir insan yürekten sevemez mi, ben seni yürekten sevdim, ortalık çok karıştı,ailene yanlış anladığını söyle' şeklinde sözler söylediği." biçiminde anlatımlara yer verilerek sanığın cinsel tacizsuçundan cezalandırılmasının talep edildiği,
Anlaşılmıştır.
Şikâyetçi Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu 25.07.2008 havale tarihli dilekçede; aile dostu olansanığın, 22.07.2008 tarihinde saat 23.06'da telefonla arayıp kendisinden hoşlandığını, fakat yanaşamadığını,kendisini evli olan oğlu Mustafa Çokbaşarıcı'ya istediğini söylediğini, bunu kabul etmemesi üzerine "Sana içimkıpırdıyor, kanım kaynıyor, seni gönülden seviyorum" dediğini, bu durumu sanığın eşine iletmesinin ardındansanığın kendisini ertesi gün 11.16'da tekrar arayarak "Ortalık çok karıştı, beni yanlış anladığını söyle" dediğini,kendisini taciz eden sanıktan şikayetçi olduğunu,
Savcılıkta; sanığın aile dostu olduğunu ve İzmit'te ikamet ettiğini, kendisiyle telefonla da görüştüğünü, ailedostu olması ve 55-60 yaşlarında olması nedeniyle konuşmalarında bir art niyet aramadığını, ancak sanığın22.07.2008 tarihinde saat 23.06'da telefon açıp kendisinden hoşlandığını, gönülden sevdiğini, kanınınkaynadığını söylediğini, bunun üzerine “Siz benim amcamsınız, kızım derken nasıl böyle düşünürsünüz” diyerektelefonu kapattığını, bu durumu ertesi gün kendi ailesine söylediğini, ailesinin ise durumu sanığın eşinebildirdiğini, sanığın 23.07.2008 tarihinde kızına ait hattan kendisini tekrar arayarak ortalığın çok karıştığını,kendisini yanlış anladığını söylemesini ve konuyu kapatmasını istediğini,
Tanık savcılıkta; 22.07.2008 tarihinde müştekinin telefonda konuşurken ağlamaya başladığını, karşısındakikişiye “Nasıl olur Zeki amca, ben size amca diyorum, babam yaşındasınız, nasıl böyle bir şey söylersiniz”dediğini, telefonu kapatıp durumu kendisine anlattığını, ertesi gün sanığın müştekiyi tekrar aradığını,müştekinin konuşmaları hoparlöre verdiğini, sanığın müştekiye “Bir insan yürekten sevemez mi, ben seniyürekten sevdim, ortalık karıştı, ailene yanlış anladığını söyle” dediğini,
Duruşmada; şikâyetçinin teyzesinin kızı olduğunu, sanığın ise şikâyetçinin abisinin kayınpederi olduğunu, olaytarihinde Çeşme'de şikâyetçi ile birlikte olduklarını, şikâyetçinin kendisine sanığın kendisini işyerindeykenarayıp “Seni oğluma alamadım ama kendime istiyorum” dediğini anlattığını, o günün akşamı sanığın yenidenaraması üzerine şikâyetçinin hoparlörü açtığını, sanığın şikâyetçiye "Senden hoşlanıyorum, seni gönüldenseviyorum" dediğini, şikâyetçinin ise "Siz benim amcamsınız, nasıl böyle düşünürsünüz" diyerek telefonukapattığını, bir süre sonra tekrar arayan sanığın şikâyetçiye yürekten sevdiğini söyleyip ortalık karışacağı içinailesine yanlış anlaşılma olduğunu anlatmasını istediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık; iddianamede belirtilen sözleri söylediğini, bir cahillik yaptığını, pişman olduğunu, şikâyetçinin sıcak kanlıolduğunu düşünerek bu sözleri sarfettiğini savunmuştur.
Sanığa atılı cinsel taciz suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığına ve suçun unsurlarının oluştuğusonucuna ulaşılması durumunda, zincirleme suç hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığınailişkin uyuşmazlık konularının birlikte değerlendirilmesinde;
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 105. maddesinde;
" ( 1 ) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yılakadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.
( 2 ) Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuzkötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiğitakdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak,okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz" şeklindekidüzenleme yer almaktadır.
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde taciz; "tedirgin etme, rahatsız etme veya sıkıntı verme" şeklindetanımlanmıştır.
Madde gerekçesinde, "cinsel yönden, ahlâk temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesi" şeklindetanımlanmış olan cinsel taciz eyleminin ne tür davranışlarla gerçekleştirilebileceği hususunda kanunda biraçıklık bulunmamakla birlikte öğreti ve yargısal kararlarda, mağduru hedef almış, onun vücut dokunulmazlığıihlal edilmeksizin cinselliğine yönelen söz veya davranışlarla cinsel taciz suçunun işlenebileceği kabul edilmektedir.
Cinsel taciz eylemlerinin suç olarak kabul edilebilmesi için bu eylemlerin hukuka aykırı olarak, başka birifadeyle mağdurun rızası hilafına gerçekleştirilmiş olması zorunludur. Rıza açıklama ehliyetine sahip bulunanbir kişinin, cinsel taciz eylemlerine TCK'nun 26. maddesi kapsamında göstereceği rıza ceza sorumluluğunukaldıracaktır. Rızanın varlığı somut olayın özelliklerine göre belirlenecektir.
Cinsel taciz oluşturacak davranışlar, mağdurun vücuduna temasta bulunmamak şartıyla ani olabileceği gibi,devamlı nitelikte de gerçekleşebilir. Suçun oluşabilmesi için, failin cinsel amaç gütmesi ve eylemin belirli kişiya da kişilere karşı gerçekleştirilmiş olması gerekir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli ve 2014/14-669-68 Sayılı kararında da belirtildiği üzere;cinsel taciz suçunun maddi unsuru, bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz etmektir. Suçun manevi unsuru isekast olup, failin cinsel amaç gütmesi gerekmektedir.
Eylemin cinsel amaçla işlenip işlenmediği ya da hangi fiilin cinsel taciz suçunu oluşturacağı belirlenirkensosyal hayatın gerekleri, tarafların konumları ile aralarındaki ilişki gözetilmeli, bu kapsamda ahlaki kurallarauygun evlenme teklifi, tanışma isteği veya beğeni ifadelerinin cinsel taciz suçunu oluşturmayacağı kabuledilmelidir. Bununla birlikte evlenme veya arkadaşlık isteğinin iç çamaşırı hediye etme veya cinselliğe yönelensözlerle gerçekleştirilmesi örneklerinde olduğu gibi kaba ve rahatsız edici bir üslupla yapılması, teklifinreddedilmesine karşın eylemin mağduru rahatsız edecek şekilde sürdürülmesi yahut mağdurun Medeni Kanunhükümlerine göre evlenme imkanı bulunmayan bir çocuk veya taraflardan birinin evli olması örneklerindeolduğu gibi evlilik veya arkadaşlık ilişkisinin önünde kanuni veya ahlaki engellerin bulunması durumlarındacinsel taciz suçunun oluşacağında hiç bir şüphe bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları değerlendirildiğinde,
Şikâyetçi ve sanık beyanlarında aile dostu olduklarını ifade etmişlerdir. Tanık F.'ın beyanına göre ise sanık,şikâyetçinin abisinin kayın pederidir.
Suç tarihinde şikâyetçi 27 yaşında ve bekar, sanık ise 50 yaşında ve evlidir. Dosya kapsamından taraflararasında önceye dayalı duygusal bir ilişkinin bulunmadığı da görülmektedir.
Şikâyetçinin ve tanığın beyanları ile sanığın ikrarından, sanığın şikâyetçiyi ilk aramasında hoşlandığını,sevdiğini, kanının kaynadığını, şikâyetçinin durumu sanığın eşine bildirmesinin ardından yaptığı ikinciaramasında ise yürekten sevdiğini, ortalığın karıştığını, ailesine olayın yanlış anlaşılmadan kaynaklandığınıanlatmasını söylediği hususlarında bir şüphe bulunmamaktadır.
Buna göre;
Daha önce aralarında duygusal bir ilişki bulunmayan şikâyetçi ve sanık arasındaki yaş farkı, sanığın medenidurumu ve taraflar arasındaki sosyal ilişki gözetildiğinde; sanığın şikâyetçiyi cinsel yönden ahlâk temizliğineaykırı olarak rahatsız edecek şekilde ilk aramasında hoşlandığını, sevdiğini ve kanının kaynadığını söylemesinincinsel taciz suçunu oluşturduğu, bununla birlikte sanığın ikinci aramasını, aile içinde oluşan infialin önünegeçmek maksadıyla gerçekleştirdiği ve bu kapsamda sarfettiği sözlerin cinsel amaç taşımadığıanlaşıldığından, sanık hakkında TCK'nın 43/1. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı kabuledilmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnmeye konu kararının, sanığın zincirleme suç hükmü uygulanmaksızın cinseltaciz suçundan mahkumiyeti yerine, beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Birinci uyuşmazlık konusu bakımından çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi; "Sanığa yönelikcinsel taciz suçunun yasal unsurlarının oluştuğuna ilişkin sayın çoğunluğun kararı yerinde değildir. Şöyle ki; <br>
Sanık ile müşteki ailece tanışıp sanık Çeşme ilçesinde müşteki ise İzmit ilinde oturmaktadır. Yine müşteki suçtarihinde 29 yaşında olup evli değildir. Sanık müştekinin kullandığı cep telefonunu arayıp ilk aramasında'hoşlandığını, sevdiğini, kanının kaynadığını' söylediği, ertesi gün gerçekleştirdiği ikinci aramasında ise'yürekten sevdiğini' söylemiştir. Bu sözlerin söylendiği konusunda duraksama yoktur.
TCK'nun 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçu 'kişinin vücut dokunulmazlığının ihlali niteliğinitaşımayan, cinsel yönden ahlak temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesidir'. Öğretide yapılantanımlara göre ise cinsel taciz 'bir kişinin bir başkasını rızası olmadan sözle, gözleriyle veya bedeniyle,cinselliğini hedefleyerek rahatsız etmesi', 'bireylerin edep ve iffetlerine yönelik, rahatsız edici niteliktekihareketlerde bulunması' ya da 'mağdurda rahatsızlık yaratacak nitelikte yapılan her türlü cinsel davranıştır. (Özbek, Özer Veli TCK İzmir Şerhi Yeni Türk Ceza Kanununun Anlamı Cilt II sh 62 ).
Cinsel tacizi oluşturan hareket madde metnine göre mutlaka cinsel amaçlı olarak yapılmalıdır. TCK'nun 105.maddesinde fail açıkça 'cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi' olarak belirtildiği için sanığın özel bir saik olan'cinsel amaç' ile hareket etmesi gerekir.
Somut olayımızda, olayın oluş şekli itibarı ile sanığın amacı müştekiyi 'cinsel olarak taciz etmek' değildir.Sadece sevgi ve duygu açıklaması olarak söz konusu konuşmaları yapmıştır. Sanığın evli olması ve yaş farkınedeni ile ahlaken eleştirilebilir ise de cinsel amaçla hareket etmediğinden yüklenen suçun yasal unsurlarıoluşmamıştır. Bu nedenle direnme kararının bozulması yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum"açıklamasıyla,
Çoğunluk görüşüne katılmayan Dört Genel Kurul Üyesi de; benzer düşüncelerle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- ) Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 11.02.2016 tarihli ve 537-48 Sayılı direnme kararına konuhükmünün,sanığın zincirleme suç hükmü uygulanmaksızın cinsel taciz suçundan mahkûmiyeti yerineberaatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- ) Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.12.2018tarihinde yapılan müzakerede, birinci uyuşmazlık konusu bakımından oy çokluğu, ikinci uyuşmazlık konusubakımından oybirliğiyle karar verilmiştir.