DAĞLI HUKUK BÜROSU

Hâkimin Sicil Numarası ve İmzasını Taşımayan Tebligat

<

 

 

T.C. YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2020/7484

K. 2020/9424

T. 9.11.2020

 

  • İCRANIN GERİ BIRAKILMASI İSTEMİ ( Tebligat Üzerine Yazılan ve Hâkimin Sicil Numarası ve İmzasını Taşımayan Açıklamaların Yasanın Aradığı Yönteme Uygun Kabul Edilemeyeceği Gibi Hâkim Tarafından Verildiğinin Kabulüne de Olanak Olmadığı - Bu Bakımdan Hukuki Sonuç Doğuracak Nitelikte de Olmadığı/Mahkemenin Hâkim Tarafından Verilmiş Usulüne Uygun Bir Kararı ve Tebligatı Bulunmadığından Hakim İmzasından Yoksun Bildirimin Hukuken Geçerli Kabul Edilmesi Mümkün Olmadığı Gibi Usule Aykırı ve Geçersiz Bu Belgenin Hak Kaybına Yol Açacak Şekilde Sonuç Doğurmasının da Kabul Edilemeyeceği )

 

  • TEBLİGATIN GEÇERSİZ OLMASI ( Olayda Anılan Muhtıra Geçersiz Olduğundan 6100 Sayılı HMK.nun 344. Maddesinde Başvurunun Yapılmamış Sayılmasının Koşulu Olarak Düzenlenen Halin Gerçekleşmediğinin Anlaşıldığı - İlk Derece Mahkemesinin Ek Kararının Kaldırılarak Süre Tutum Dilekçesiyle Yapılan İstinaf Başvurusunun İncelenmesi Gerektiği )

 

  • YANILGILI DEĞERLENDİRME İLE HÜKÜM KURULMASI ( Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesinin Ek Kararının Kaldırılarak Süre Tutum Dilekçesiyle Yapılan İstinaf Başvurusunun İncelenmesi Gerektiği - Kesin Süre İçerisinde Gerekli Harçlar Yatırılmadığından İlk Derece Mahkemesinin İstinaf Başvurusunun Yapılmamış Sayılmasına Dair Ek Kararının Yerinde Olduğu Gerekçesiyle İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

6100/m.344

ÖZET : Dava, icranın geri bırakılması istemine ilişkindir. Tebligat üzerine yazılan ve hâkimin sicil numarası ve imzasını taşımayan açıklamalar, yasanın aradığı yönteme uygun kabul edilemeyeceği gibi, hâkim tarafından verildiğinin kabulüne de olanak yoktur. Bu bakımdan hukuki sonuç doğuracak nitelikte de değildir.

Mahkemenin, hâkim tarafından verilmiş; usulüne uygun bir kararı ve tebligatı bulunmadığından; hakim imzasından yoksun bildirimin hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi; usule aykırı ve geçersiz bu belgenin hak kaybına yol açacak şekilde sonuç doğurması da kabul edilemez.

Olayda, anılan muhtıra geçersiz olduğundan 6100 Sayılı HMK.'nun 344. maddesinde, “başvurunun yapılmamış sayılmasının koşulu olarak düzenlenen halin” gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.

Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin ek kararının kaldırılarak süre tutum dilekçesiyle yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi gerekirken, kesin süre içerisinde gerekli harçlar yatırılmadığından ilk derece mahkemesinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ek kararının yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:KARAR : Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile örnek 10 takipte, borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, Mahkemece; davanın reddine karar verildiği, bu hükme karşı borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması neticesinde, Mahkemesince verilen ek karar ile; yapılan ihtarlı tebliğe rağmen harcın yatırılmadığından istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına hükmedildiği, işbu ek karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesince ek karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, iş bu kararın borçlu vekilince temyizi üzerine Dairemizin 11/06/2020 tarih ve 2019/7012 E.-2020/4437 K. sayılı kararı ile uyuşmazlık konusu değerin Bölge Adliye Mahkemesi'nin karar tarihine göre ( 40.000,00-TL. olan ) kesinlik sınırını geçmediğinden temyiz talebinin reddine karar verildiği, bu kez borçlu tarafından, maddi hata yapıldığı gerekçesiyle maddi hatanın düzeltilmesi isteminde bulunulduğu görülmektedir.

Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde;

 

  1. )İcra Mahkemesince; borçlunun icra mahkemesine başvurusu, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı süresinin dolduğu sebebine dayalı icranın geri bırakılması istemi olarak nitelendirildiği gözetildiğinde; bu başvuruda kesinlik sınırının tespitinde başvuru tarihi ( 20/12/2016 ) itibariyle icra takip dosyası borcunun tamamı ( takip çıkış miktarı 40.500,00-TL. ile asıl alacağa işleyecek faiz ve masraflar ) dikkate alınacağından uyuşmazlık konusu değerin Bölge Adliye Mahkemesi'nin karar tarihine göre ( 40.000,00- TL. olan ) kesinlik sınırının üzerinde olduğu ve temyiz başvuru talebinin reddine dair kararın maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmakla borçlunun maddi hatanın düzeltilmesi isteminin kabulüyle Dairemizin 11/06/2020 tarih ve 2019/7012 E. - 2020/4437 K. sayılı temyiz talebinin reddine dair kararının kaldırılmasına oybirliği ile karar verildi.
  2. )Borçlu ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;

 

6100 Sayılı Hukuk Muakemeleri Kanunu'nun 344. maddesi gereğince istinaf dilekçesi verilirken gerekli harç ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa kararı veren mahkeme tarafından verilecek 1 haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvuruda vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir.

Bu açık ifadeden de anlaşılacağı üzere hakim tarafından “istinaf harç ve giderlerinin tamamlanması için 1 haftalık kesin süre” verilmesi ve ayrıca yazılı olarak “aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu”nun bildirilmesi gerekmektedir. Şayet, bu süre, yasada belirtilen usule uyulmadan ve yazılıp altı hakimce imzalanmadan verilmişse, dolayısıyla da hakim tarafından usulünce düzenlenmiş muhtıra yoksa, geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye de olanak yoktur.

Mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin istinaf harcı veya giderinin tamamlanması için istinaf edene süre vermesi usule aykırıdır ve mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin vermiş olduğu süre üzerine istinaf harcını veya giderini ödememiş olan taraf, istinaf talebinden vazgeçmiş sayılamaz.

Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, 6100 Sayılı HMK.'nun 344. ( mülga 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 434/3. maddesi ) çerçevesinde hakim kararı ile eksik harç ve giderlerin tamamlanması istemiyle ayrıca, bir muhtıra düzenlenmeli ve bu muhtırada, yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; buna yönelik olarak da ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma merci ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır.Bu hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.06.1968 gün ve 1968/9-483 E. - 476 K.; 01.10.1969 gün ve 1969/2-417 E.-719 K.; 19.02.1997 gün ve 1996/2-897 E.-1997/86 K.; 13.04.2005 gün ve 2005/12-237 E.-248 K.;

30.11.2005 gün ve 2005/5-634 E.-680 K.; 09.05.2007 gün ve 2007/12-178 E.-249 K.; 22.07.2009 gün ve

2009/18-348 E.- 398 K. sayılı ilamlarında açıkça vurgulanmış; daha sonra verilen kararlarda da kararlılıkla bu uygulama sürdürülmüştür. Nitekim, doktrinde de aynı görüş benimsenmiştir ( Baki, Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Bası, Cilt 5, Sayfa 4587 vd. ). ( Hukuk Genel Kurulu'nun 16.6.2010 tarih ve 2010/19-86 E., 2010/330 K. sayılı kararı ).

Somut olayda, istinaf eden borçluya gönderilen istinaf başvuru dilekçesinin tebliğine dair tebligat zarfı üzerine “Tebliğden itibaren 7 gün içinde istinaf yoluna başvuru harcı ve istinaf maktu harcını yatırmanız, aksi halde vazgeçmiş sayılacağınız ihtar olunur.” meşruhatının yazılı olduğu ancak meşruhatın altında hakimin imzasının bulunmadığı görülmüştür.

Şu durumda; tebligat üzerine yazılan ve hâkimin sicil numarası ve imzasını taşımayan açıklamalar, yasanın aradığı yönteme uygun kabul edilemeyeceği gibi, hâkim tarafından verildiğinin kabulüne de olanak yoktur. Bu bakımdan hukuki sonuç doğuracak nitelikte de değildir.

Öyle ise, Mahkemenin, hâkim tarafından verilmiş; usulüne uygun bir kararı ve tebligatı bulunmadığından; hakim imzasından yoksun bildirimin hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi; usule aykırı ve geçersiz bu belgenin hak kaybına yol açacak şekilde sonuç doğurması da kabul edilemez.

Dolayısıyla, bu tebligat anılan Kanun hükmüne uygun olmadığından, gerekleri süresi içerisinde yerine getirilmemiş olsa dahi, buna dayanılarak istinaf eden vekilinin hükmü istinaf etmekten vazgeçmiş sayılmasına olanak yoktur.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin İkinci Dairesi tarafından verilen 14.10.2008 tarihl /Türkiye davasına

ilişkin kararda; yargı mercilerinin usul kurallarını çok sıkı uygulaması ve dar yorumlaması nedeniyle kişilerin, uyuşmazlığın esasının incelenmesinde mahrum bırakılması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ( A.İ.H.S. ) 6/1. maddesinin ihlali olarak kabul edilmiştir. Bir iç hukuk kuralı haline gelen A.İ.H.S. ve buna dayanılarak verilen bu karar da göz önüne alındığında, hak kaybının önüne geçilecek şekilde değerlendirme yapılması olayın özelliğine daha uygun düşmektedir ( Hukuk Genel Kurulu'nun 22.07.2009 gün ve 2009/18-348 E.- 398 K. sayılı ilamı ).

Açıklanan bu durum karşısında anılan ( tebligat ) muhtıra geçersiz olduğundan 6100 Sayılı HMK.'nun 344. maddesinde, “başvurunun yapılmamış sayılmasının koşulu olarak düzenlenen halin” somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.

 

O halde; Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin 08/08/2017 tarihli ek kararının kaldırılarak süre tutum dilekçesiyle yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi gerekirken, kesin süre içerisinde gerekli harçlar yatırılmadığından ilk derece mahkemesinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ek kararının yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz isteminin kabulü ile, Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi'nin

15/11/2018 tarihli, 2017/3443 E. - 2018/2395 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 09.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Makaleyi Paylaş: