DAĞLI HUKUK BÜROSU

Tapu Kaydında Düzeltim Davası Açılabilmesi

<

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2021/8016

K. 2021/6063

T. 26.10.2021

• TAPU KAYDINDA DÜZELTİM İSTEMİ ( Tapu Sicil Tüzüğünün 75/4. Maddesindeki TapuMüdürlüğüne Başvuru Zorunluluğu ve Buna Bağlı Olarak İdari İtiraz SürecininTamamlanmadığından Bahisle Davanın Usulden Reddine Karar Verilmesinin Mümkün Olmadığı- Bozma Kararının Maddi Yanılgıya Dayalı Olduğu/Maddi Hataya Dayalı Olan Bir Bozma KararınaUyulmuş Olunması Halinde Usuli Kazanılmış Hakka Değer Verilmesi Mümkün Olmadığı )

• TAPU MÜDÜRLÜĞÜNE BAŞVURU ZORUNLULUĞU ( Tüzük Hükümlerinde Tapu KütüğündekiYazım Hatalarının Düzeltilmesi İçin Müdürlüklere Başvuru Yapılmasının Zorunlu OlduğuDüzenlendiği - Temel Hak ve Hürriyetlerin Ancak Kanunla Sınırlanabileceği BelirtilmesineKarşın Kanuna Dayanmayan ve Tüzük Hükümleriyle Getirilen Dava Şartı UyarıncaBaşvurucuların Dava Açma Haklarına Müdahalede Bulunulduğu/Mahkemenin Tüzük'te BelirtilenYasal Başvuru ve İtiraz Prosedürü Tamamlanmadan Dava Açıldığı Gerekçesiyle Davayı UsuldenReddetmesinin Kanuni Dayanağının Bulunmadığı )

• TÜZÜK İLE DAVA ŞARTI GETİRİLMESİ ( Tüzük Hükümlerinde Tapu Kütüğündeki YazımHatalarının Düzeltilmesi İçin Müdürlüklere Başvuru Yapılmasının Zorunlu Olduğu Düzenlendiği -Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararlarında da Belirtildiği Üzere Tüzük ileDava Şartı Getirilmesinin Mümkün Olmadığı/Bu Husus Dikkate Alınarak İşin Esası Hakkında BirKarar Verilmesi Gerektiği )

4721/m.1027

Tapu Sicili Tüzüğü/m.26,75

ÖZET : Dava, tapu kaydında düzeltim davasıdır.

Dairenin bozma kararının maddi yanılgıya dayalı olduğu, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulukararlarında da belirtildiği üzere tüzük ile dava şartı getirilmesinin mümkün olmadığı hususu dikkate alınarakişin esası hakkında bir karar verilmek üzere hüküm bozulmuştur.

DAVA : Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddineilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

KARAR : Davacı, mirasbırakanı “...” in maliki olduğu dava konusu ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılıtaşınmazların tapu kayıtlarında malik adı ve soyadının hatalı şekilde '”...” olarak yazıldığını, “...”ın mirasbırakanıngayri resmi birliktelik yaşadığı kişinin soyadı olduğunu, adının ise halk arasında “...” olarak bilindiği için oşekilde yazıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının nüfus kaydına uygun şekilde “...” olarak düzeltilmesiniistemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece “... TapuSicili Tüzüğü gereğince öncelikle tapu müdürlüğüne başvurma zorunluluğu getiren yasal prosedür izlenmedendoğrudan dava açıldığından, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanınkabulüne karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamıuyarınca işlem yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisiiçin o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen esaslar gereğincehüküm verme yükümlülüğünün meydana geleceği 09.05.1960 tarihli 21/9 Sayılı Yargıtay İnançları BirleştirmeKararı gereğidir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlayabileceğimiz bu hal, usul hukukunun vazgeçilmeztemellerinden birisi olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Ne var ki, usuli kazanılmış hak kuralının istisnalarından biriside yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasıdır.

Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki, maddi hataya dayalı olan bir bozma kararına uyulmuş olunması halinde usulikazanılmış hakka değer verilmesi mümkün değildir. Maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasıitibariyle kazanılmış hakkın bulunmadığından söz edilebilmesi için ancak Yargıtay Dairesinin vardığı sonuç, hertürlü değer yargısının dışında, hiçbir suretle başka biçimde yorumlanamayacak, tartışmasız ve açık bir maddihata olarak belirlenmelidir.

Bilindiği üzere, Tapu Sicili Tüzüğünün 75. maddesi “ ( 1 ) Kadastro çalışmalarından kaynaklanan malikin veyahak sahibinin adı, soyadı ve baba adına ilişkin tapu kütüğündeki yazım hataları ilgilisinin başvurusu üzerine;.... (4 ) Bu madde hükümleri uyarınca kayıt düzeltmeleri için müdürlüklere başvuru yapılması zorunludur" şeklindedüzenlenmiştir.

Yine aynı Tüzüğün 26. maddesine göre ise mevzuat ve bu Tüzükte yer alan hükümlere uygun olmayan ve 4721Sayılı Kanun'un 1011. maddesine göre geçici tescil şerhine de imkân bulunmayan istemlerin geciktirilmeden,gerekçesi, itiraz yeri ve süresi de belirtilmek suretiyle reddedileceği, ret kararının, istem sahibine elden veya11.02.1959 tarihli ve 7201 Sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği ve ret kararına, tebliğtarihinden itibaren on beş gün içinde müdürlüğün bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne, bölge müdürlüğününkararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Genel Müdürlüğe itiraz edilebileceğibelirtilmektedir. Yine bu maddenin son fıkrasında ise “Bu madde hükümleri uyarınca kayıt düzeltmeleri içinmüdürlüklere başvuru yapılması zorunludur.” hükmü bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1. maddesinde dava şartlarının neler olduğuhüküm altına alınmış, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkinhükümlerin saklı olduğu düzenlemiştir. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi 2018/23929 başvuru numaralı ve10.02.2021 tarihli kararında “...Mahkemece, tapu kaydındaki yanlışlığın düzeltilmesi istemli başvurununreddine yönelik Müdürlük cevabına karşı itiraz hakkı kullanılmadan ve bu suretle Tüzük'te belirtilen yasalbaşvuru ve itiraz prosedürü tamamlanmadan doğrudan dava açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddinehükmedilmiş; bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir. Mahkemenin dayanmışolduğu Tüzük hükümlerinde; tapu kütüğündeki yazım hatalarının düzeltilmesi için müdürlüklere başvuruyapılmasının zorunlu olduğu hususuna yer verilmiş, ayrıca ret kararı üzerine tebliğ tarihinden itibaren on beşgün içinde müdürlüğün bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne, bölge müdürlüğünün kararına karşı da tebliğtarihinden itibaren on beş gün içinde genel müdürlüğe itiraz edilebileceği ifade edilmiştir. Yukarıda yer alanilkelerde temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği belirtilmesine karşın somut olayda kanunadayanmayan ve Tüzük hükümleriyle getirilen dava şartı uyarınca başvurucuların dava açma haklarınamüdahalede bulunulduğu ve bu suretle söz konusu hakkın sınırlandırıldığı görülmektedir. Buna göre somutolayda ilk derece mahkemesinin Tüzük'te belirtilen yasal başvuru ve itiraz prosedürü tamamlanmadan davaaçıldığı gerekçesiyle davayı usulden reddetmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındakimahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 04.03.2021 tarihli 2017/1-3165 E. ve 2021/211 K., 2017/1-1230E. ve2021/210K. sayılı ilamlarında aynı doğrultudaki gerekçelerle Tapu Sicil Tüzüğünün 75/4. maddesindeki tapumüdürlüğüne başvuru zorunluluğu ve buna bağlı olarak idari itiraz sürecinin tamamlanmadığından bahisledavanın usulden reddine karar verilmesinin mümkün olmadığını hüküm altına almıştır.

Somut olayda, Dairenin bozma kararının maddi yanılgıya dayalı olduğu, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay HukukGenel Kurulu kararlarında da belirtildiği üzere tüzük ile dava şartı getirilmesinin mümkün olmadığı hususudikkate alınarak işin esası hakkında bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacının, değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün ( 6100 SayılıKanun'un geçici 3.maddesi yollaması ile ) 1086 Sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edenegeri verilmesine, 26.10.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Bu Makaleyi Paylaş: